Erkekleri Doğrama ve İntikam Alma Cemiyeti (SCUM).

Evet, yanlış okumadınız. Valerie Solanas'ın 1967 tarihli aynı adlı manifestosunda ortaya attığı bu "cemiyet", adıyla bile tüyleri diken diken eden, radikal feminist bir düşünce deneyimiydi. Ancak, işin aslına bakarsanız, SCUM hiçbir zaman bildiğimiz anlamda, toplantıları olan, üye kaydeden gerçek bir örgüt olmadı. Daha ziyade, Solanas'ın keskin ve provokatif dilinden dökülen, erkek egemen topluma yönelik acımasız bir eleştiriydi.
SCUM manifestosu, her ne kadar absürt ve hatta rahatsız edici unsurlar içerse de, kadınların yüzyıllardır süregelen eşitsizlik ve baskıya karşı duyduğu öfkeyi ve hayal kırıklığını yansıtan bir "zihin egzersizi" olarak da okunabilir.
Bu başlık altında sizleri şunları düşünmeye davet ediyorum:
* SCUM manifestosunu okuyan oldu mu? İlk tepkileriniz nelerdi?
* Solanas'ın dile getirdiği sorunlara katılıyor musunuz? Katılıyorsanız, günümüz dünyasında bu sorunlar ne kadar geçerli?
* Radikalizm, toplumsal değişim için gerekli midir, yoksa engel midir? SCUM örneği üzerinden bu konuyu tartışabilir miyiz?
* Mizah ve provokasyonun, ciddi toplumsal sorunlara dikkat çekmekteki rolü nedir? SCUM'ın absürtlüğü bir ironi mi taşıyor?
Yorumlar
okuduğum ve izlediğim kadarıyla benjm gözümde Solanas kendince bunları yapma motivasyonlarında haklı gibi gözükse de yaptığı şeylerle beraber karşı çıktığı şeyin daha kötü bir versiyonuna dönüşerek davasında kesinlikle haksız bir konuma düşmüştür. Hiçbir sorun, sorunun öznesinden daha kötü bir şeye dönüşüp "kısasa kısas" ölçütü ile çözülmemelidir.